beyler :(



bir garip işler




şarkıyı ayrı klibi ayrı seviyorum resmen

the force is strong with this one

"bugün beşiktaş deplasmanda trabzonu yeniyorsa, ben bilyonerde kalan son 5 liramı beşiktaş galibiyetine basmadığım içindir."
berk fakirwalker

repost

sevgili okurlarımdan çok özür dilerim bu hafta sağlık sorunlarım nedeniyle köşeyi yetiştiremedim eski işlerden birini koyuyorum.

"
Turkcell hattımın -tek hatlı olduğum dönemler- çalarkendinleti hepsi grubundan yalan dı.. evet hatta bi iki kere yeniledim bunu kontör harcayarak.. arayanların benim güne açan çiçekler gibi olduğumu duymasını istiyodum o zamanlar...
Liseyi bitirene kadarki 12 yıllık öğrencilik hayatım boyunca alışkanlıklarımda değişmeyen tek bir şey vardı, eve dönünce tv karşısına uzanıp çizgi film izlemek. Bana bu imkanı 12 yıl boyunca sağlayan medyaya teşekkürlerimi sunuyorum burdan, sabahçıydım, öğlenci oldum, sonra tam gün de okudum falan ama ne zaman eve girsem o çizgi film oradaydı, bazen bi bölüm süper baba'nın arkasında bazen de sonradan "bir istanbul masalı"yla ün yapan ahu türkpençe'nin sunduğu abuk bi trt çocuk programının arkasında, hep oradaydı o çizgi filmler.. Ahu'yu da ben keşfettim "şöhret" bozdu ona da ayrı yanarım..
2 Sezon Heidi izledim, 4-5 sezon pokemon, 3 sezon Vikingler, jetix yokken biz vardık.. Saçlarımı toplamış halimi power rangers'dan kırmızı ranger tommy ye benzeten arkadaşlara da selam olsun.
Uzun yaz gecelerini sabaha bağlarken eve dönmeden önce arkadaşlarımla bu sabahki bölümün finalinde hangi teletabi delikten geri fırlayıp "sürpriiiiz!!!" diye bağıracak diye iddiaya da girdim ben.
Günde 1 (yazıyla bir) öğün yemekle doyup uyuduğum oldu...
Önümde oturan kızın saçını da çektim ilkokulda.. -ne kızı ne saçını hatırlıyorum ama bi eylem vardı.
Tanrıya inandım, kızdım, küfrettim falan çocukla çocuk olursa diye... Allahtan olmamış..
Hayalgücüm vardı action man ile batman kurtarırdım.
Halıda araba yarıştırırdım sıra tabanlı şekilde.
Kinder sürprizden motorsiklet çıkmasını bekledim senelerce, sonunda çıktı, hala odamda çekmecelerden birinde durur... umarım...
Taşınırken ağladım...
Uyudum..
Büyüdüm..
Mü?
Ne ki büyümek? "Reklamlar" olarak hatırladığımız şeyin Star'ın Parliament sinema kuşağı reklamlarından ktunnel'daki "Tıkla İlişkiye Gir!"e dönüşmesi mi? Showtvnin gupdıbırıptıpdıbırıptıp intro'sunu hatırlayamayacak hale gelmek mi? Oyuncakların kaybolup habitatımızdaki en eğlenceli şeylerin model arabalar falan haline gelmesi mi? Mynet ten okey oynamanın abuk gelmesi mi?..
Gözüm Ashley Tisdale, Avril Lavigne falan dinlemekte değil, güne açan çiçekleri geçtim tamam insanın bi zevki de olmalı sonuçta da, 7 yaşındaki kuzenim turkcell süper lig istatistiklerini benden iyi biliyosa, benim yüzüne bakmadığım warcraft posterlerine, cd kutularına (bildiğin fifa 2010 kutusu mesela ya, üzerinde bi futbolcu resmi bi de 2010 olur o kadar) "vauvvv" diyosa ve üzerinde düşünmeye, hayal kurmaya hal buluyosa, ve bütün bunlar olurken benim aklımda sürekli bayram biletlerini zamanında almak, yurt parasını yatırmak, kredi kartı borcunu ödemek, gelecek haftaki midterme, 2 gün sonraki lab'a çalışmak varsa... Yazık lan... Bunun adı bişeyleri aşmış olmak falan değil, çünkü güzel şeylerdi onlar, bu kaybetmektir olsa olsa.
Peki bundan sonra ne olucak?
Şimdi bi 5 dakikanızı ayırıp bunu düşünmenizi istiyorum.
Şaka lan şaka. Açın cs oynayın, wow oynayın, bişey oynayın ya, çıkın mahalledeki çocuklarla top oynayın gerekirse.
Bundan 25234 yıl sonra "Hakan Ünsal ve Devler"i yenmiş bi Tanju Çolak mutluluğu herkese nasip olmayabilir...
"

tek okuyucumuz olan Mountain View / California'dan Cristina Wylestraw'a selamlar. saygılar.

Because Photoshop is too mainstream

MARTINGALE ADLI PİÇE İTAFEN


ARD ARDA 7 TANE SİYAH NE OROSPU ÇOCUĞU

pic. is fucking related

yani şimdi kötü bi çocukluk geçirdiğinizi mi düşünüyorsunuz? siktirin ordan.

annem beni henüz 13 olmadan evden kovdu, babamla tanışmadım bile. 10 yaşıma kadar tek arkadaşım sürekli ağzımı burnumu kıran, bana bi bok olmadığımı söyleyip duran yavşak suratlı karşı komşunun götoğlanı çocuğuydu. üstelik siktiğimin şehrinde 9 kişi filan yaşıyodu, yemin ederim. tüm gençliğim sırasında aslında beni görmek bile istemeyen insanların arasında dolandım.

en kötüsü bunlar sanıyosunuz değil mi? en yakın arkadaşım 30'larında bir asyalıydı. beni yanında gezdirmesinin tek sebebi de sevişebilmesine yardımcı olabileceğimi düşünmesiydi. tek avantajlı yanı ise şu kızıl tatlı kızın yanında gezebilmemdi, o da tahta gibi düzdü- ama yine de çok güzeldi. kendisi bi sadist olmalıydı çünkü bana vurmaktan zevk alır ve gölde ıslanmayı çok sevdiğini söylerdi.

fakat tanrım, benim için en büyük azap şu kaçamadığım çiftti. bilirsiniz bu çiftleri aslında, aynı kıyafetleri giyen, birbirinin cümlesini tamamlayan. tam anlamıyla kaybedenlerdi onlar. bi de kedileri vardı, kendilerinden en az 2 kat daha rahatsız ediciydi. yemin ediyorum susmak bilmiyodu.

işte dediğim gibi, şehirden şehire kendi yaşıtım çocuklarla dövüşmek için gezindim durdum. hatta bazen büyüklerle de kavga ettim. beni ayakta tutan tek şey ise günün tekinde bir pokemon ustası olma hayaliydi.

FUCK YEAH BETH RIESGRAF

Olur Öyle...

medieval

imposter.

a licky boom boom down.

karşıyaka aşk, bir kara sevda, karşıyaka bir tutkudur

dünya bi tur daha dönse ne yazar be berk

kupa 2 el dönmedikten sonra..

her zaman orda olan dost #1



nothing but the rain.

bazen güzel şeyler de olur


sevdiğim insanlar


merhaba

madem bişi yazmıyoruz..

çöö

hop

wat

Lan?!


tanıdık geldi mi?..

nyannyannyannyannyan


ben bugünaynayna çok nyannyanniyannini

he metal diyon sen

özet


hala madrid!

Beşiktaş Seninle Ölmeye Geldik...


...Açlıktaaaannnnn.....

pardon ama


"bananafish'den neredeyse
yirmi dakika bahsettik.
o kadar uyuşuyoruz ki,
inanamazsın.
hiç de düşündüğüm gibi değilmiş.
muhteşem biri."

dostum kusura bakma ama zooey deschanel o, muhteşem biri filan... ben de bananafish'ten 20 dakika bahsedebiliyorum yeri geldiğinde.
.
.
.
----------------
Now playing: Regina Spektor -Hero

bazen çok seviniriz


mümkünse travisle aynı saate koyun da 6 kişi filan izliyelim. zaten sonar sahne ne lan?!

lemon tree?


"I'm waiting for you
But nothing ever happens, and I wonder"


----------------
Now playing: Lemon Tree - Fools Garden

lan?

ay vaz e driiiimeeaeaeaer



4 ay olmuş bu şeyi tv'de izleyeli. e2'de "later live..." da izlemişdiydim de erdala "olm şu çocuğun plakasını al, neymiş kimmiş iyice öğren bi bakalım. belli buralar hep entiri dolcak, yiyelim bunun eppeği" dediydim, bulamamıştı ama. şimdi saçmalardan sapanlardan bi yerde denk geldim de paylaşayım istedim. facebookum olsa orda paylaşmazdım ama. o kadar da değil, iyi yine de aslında ya. eh. indicik dindicik.

"you can't understand a user's mind"



take another hit,
and bury your brother.


küçükken kahvaltıda dinlemek zorunda kalırdım da anlamazdım
beni de bekleyin he.
yavşaklar sizi..


----------------
Now playing: Alice In Chains - Nutshell

i feel a disturbance in the force..





tom ve jerry'de tom'u tutanlar kulübü olarak topluma sunduğumuz yeni nesil öncü kuvvetler.


açıklama ihtiyacı:
o şirin şey disneyland'da jedi olma şansı bulur (bunun için muhtemelen bir sürü etaptan geçirdiler, yarışma düzenlediler vs.) ve darth vader'a karşı savaşma onuruna erişir. o ise onca insanın önünde bükemeyeceğim eli öper başıma koyarım der, sith academy'nin yolunu sorar. bizim de bu zeka ve mantık karşısında gözlerimiz yaşarır.

öğrendiğimiz iyi oldu


kaçırmamak lazım

zooey canını senin



o kadar güzelsin ki canımız yanıyor.

ben hep çocuğum



bugün çok crescent freshim yia. ölene kadar kafamda çalcak zaten bu.

tiyatro miyatrodur!


reklamlaaaaar!


Sahnelemede Kullanılan Metinler

Generallerin Beş Çayı; Oyun, Boris Vian
İmparatorluk Kuranlar; Oyun, Boris Vian
Dört Asker, Radi, Jesus ‘Benden Paso Artık’ Diyor; Öyküler,Wolfgang Borchert
La Ciotat’lı Asker; Öykü, Bertolt Brecht
Soruşturma; Oyun, Peter Weiss
İlkbahar; Öykü, Bruno Schulz

Oyun Hakkında

Generallerin Beş Çayı metnini ele alırken oyunun içinde bulunan ‘baştakilerin yüzünden’ algısının rahatsız edici olduğunu düşündük. Çünkü günümüzde bu algı, oyunu oynayan bizlere bir kaçış noktası yaratmaktaydı. Zaten başbakan ortaya çıkar,ekonomi bozuldu diye karar alır veya şirketlerin oyununa gelir, generalin biri buna uyar ve ülke savaşa sürüklenir. Fakat savaşan askerler, savaşmayan siviller hep suçsuzdur. Bir oyunun kurbanı olmuşlardır. Kimse sorumlu değildir bundan. Acaba böyle midir? Oyundaki karakterlerin çok fazla tip olarak kalmalarının etkisiyle beraber o dönemde yazılan hikayelere bakmaya başladık. Özellikle Wolfgang Borchert’in öykülerinde, Peter Weiss’ın Soruşturma adıyla oyunlaştırdığı, Nürnberg mahkemeleri tutanaklarında şiddet durumunun halk tarafından da uygulandığını ve meşrulaştırılmış olduğunu gördük. Hannah Arendt Nazi döneminde yaşanan şiddet için şöyle bir ifade kullanmakta; “Kötülük,insanların görür görmez kötülük olduğunu anlamalarını sağlayan niteliğini kaybetmişti.”
Tam bu tartışmaların içindeyken, oyuna birkaç hafta kala bazı ülkelerin bir saatten daha az bir süre içerisinde,bütün Libya’ya bomba yağdırdığını izledik. Bu raddedeyken işadamlarının oyunu ve devletlerin emperyalizmi vesaire diye düşünebileceğimiz bir noktada,Türkiye’de ‘Libya’daki müdaheleden sonra Türkiye’nin bölgedeki konumu tartışması’ başladı. Şiddet meşrulaşmıştı artık, söylenebilecek ne kalıyordu ki geriye...
Neyse, bunları konuşuyoruz, iyi oluyordur heralde...
İyi seyirler.

ZAMAN ZAMAN

Birinci Dünya Savaşı sonrası, Avrupa’da ekonomik krizler, dünyayı saran faşizm söylemleri patlak veren yeni bir dünya savaşı. Dönem pek iç açıcı olmasa da, o zamandan bu zamana çok şey değişmese de mücadele hep verildi. Birkaç savaş karşıtının yapabileceği pek fazla bir şey yoktu. Ama "en son delik tuğlayla kapatıldığında, kimsenin onları görmemesi için son çatlak bile kapatılıp mühürlendiğinde" bu insanların büyük ihtimalle yazmaktan başka çareleri kalmamıştı. Öğretmek, değiştirmek gerekti belki ama yaptıkları tek şey analiz edip paylaşmaktı. Olayları gözlemleyip yazmak belki en sadesi ve çarpıcısıydı.

Ancak acıdır ki, bu insanlar aslında en temel insani hakkın, yaşayabilmenin peşine düşmek durumunda kalmışlardı bu dönemde; absürd bir durumdu bu. Uyumsuzluk, şiddetin günlük bir olay halini almasıyla tırmanıyordu. "Kimse kimse için sorumluluk duymuyor", birbirlerini bir çırpıda yok edebiliyorlardı. Kimisi gördüklerini olduğu gibi anlatmayı seçti, kimi yeniden yarattığı kelimelerin ardına gizledi. Sadece yazın değil; şiir, müzik, oyun yazımında da ürünler verdiler. Her ürünün de ortak teması işte bu uyumsuzluk oldu.

timis.blogspot.com'dan çok pis alıntıdır.

taner tarlacıyı nasıl ünlü yaptım?


uzun hikaye...

mog-why




mogwai üzerine çook uzun yazmak var bayadır içimde aslında. ama buraya yazmaya kıyamıyorum, olur da bside yönetimi geri alırsa beni yazarım orda. şimdilik söylemek istediğim tek şey, keşke olucak. keşke hafızamızın istediğimiz bir yerini sıfırlama yetimiz olsa da daha önce hiç dinleyememiş gibi dinleyebilsem bu adamları. eroinin ilk dozu tanrının üzerinize koşturup size bir öpücük vermesi gibidir, daha sonra hep siz tanrıyı kovalarsınız, ama asla bir daha o öpücüğü tadamazsınız derler. işte bu tanımda benim öznem iskoç abilerimiz.

i'm jim morrison, i'm deadin adelia: i want to love dvdsinde bulunan bir videosu daha var. 90 yaşında, hayatı boyunca bir festival şehrinde yaşamış ama hiç konsere gitmemiş bir kadının mogwai konserine gitmesi konseptli. o video ağlatıyo beni, bu yüzden burning dvdsi versiyonuyla yetinin şimdilik. alma şansınız olursa kaçırmayın derim, her kuruşuna değiyor derler.

mogwai fears satan..

dun dun dun dun

fun fun fun fun

şimdi vokalin burnunu biraz büyütelim?



i love the way you love
but i hate the way
i'm supposed to love you back

oldu gibi.

Goodbye to the Belfast Boy



"cennetteki ilk antrenmanında sağ açığa geçip, sol bekteki tanrı'nın başını döndürmüştür heralde. bana takımında bir yer ayırtmasını çok isterim. best'in takımında tabii, tanrı'nınkinde değil."

-eric cantona

intro nedir

house s07e15


1 sezon kadar izlemeyip direk atlayış yaptığımı belirterek giriyorum. bildiğin pembe dizi olmuştu çünkü. izlemeye devam edenler hohoho döndü lan dözö diyince izledim.

en iyi 10 bölüme sokardım ben bunu sanırım. ya da 6 aydır izlemediğimden diyorum bunu bilemedim. deneyselliği yeter gerçi. neyse uzatmadan şahsi fikrimi belirtip gidicim:

orospusun kadi.

duygulandıran mailler


bunun bi üst seviyesi daha var, o ağlatan cinsten:

"hocam merhaba,

ben halil tekeş, cthulhu FC takımının eski kaptanı. beni hatırladın mı?


buralar artık eskisi gibi değil. taraftarlar heyecan duydukları takımını özlüyorlar... ben de tabii ki. kariyerini yeniden gözden geçirmeye ne dersin?

hocam aslında, yeniden demenin zamanıdır belki..

aramızda seni yeniden görmekten çok mutlu olacağız.

eğer kabul edersen, ben ve diğer eski kurtlar tribünlerde takımın has amigoları olacaktır!"

heleşükür


yaşınız 80 olmadan tekrar geldiğiniz için teşekkürler.

özledik seni eski dost

grand ekinoks

koşsan 2400 den bana, kucaklasam seni

bi şarkı var

uyumadan önce hadi bi dinliyim diyorum, sonra uyumuyorum hiç.


- what does that mean? know me. know me. nobody knows anyone else, ever!

hayata dair iç burkan detaylar #2

sınava girip çıktıktan sonra akbilin aktarma basması.


----------------
Now playing: Angus & Julia Stone - The Beast
via FoxyTunes

hayata dair iç burkan detaylar #1

her dersin yoklama listesinde isminin en üst sırada olması.

açıklama: sınıf listeleri öğrencilerin okula girdiği yıla göre sıralanır.

----------------
Now playing: Muse - Sunburn
via FoxyTunes

hııı

olsaydın bunu yollardım bak sanırım.

sen de mi marissa




bi ben kaldım sanırım no suprises coverlamayan.

kirsten lepore




mogpöi

en sevdiğim takıntım perşembe günleri uyanamamak. hele perşembe günü türkçe dersi için uyanmam imkansız. e gitmezsen kalırsın, türkçe gibi bi dersi veremezsen o okuldan mezun etmezler seni-istesen de olamazsın zati. mecbur uyumadan gidiyorum. hoca kızlara yavşamaya ara verdiğinde soruyor, ulan avrupa dilleri de neymiş diyin bakalım alman edebiyatını kim adam etti? aralık vermeden göte diyor. sonra peki ingiliz edebiyatı?! ha?!

başımı taş kırması odun yastığımdan kaldırıp suratına bakıyorum, pöe! diyorum. edgır elı-

ter.

çaktırmayıp ı-ıh şekspir'dir pirim diyor. iskoç peki? kimdir iskoç edebiyatının önderi?

sus konuşma s.kerim. mogwai o. haddini bil diyorum içimden. kestirmeye devam ediyorum.

tanım yapmaktan çek- #12

ulan o kadar çalıştık bari bi el çırpın be
termodinamik sınavı çıkışı boş kağıt verirken asistana yakardığım cümle

götünüze otto çevrimi girsin
nereme soksam yarısı dışarda kalan sınavı hazırlayan insanlara en iyi dileğim

bol nikotinli az uykulu geceler
sonum olmaya yaklaşan şey

izmir
45 dakikada ulaşılabilen cennet

iyi yolculuklar
esranın son söyledikleri

aradığınız kişi şu an başkasıyla uyuyor
meşgul anonsu

kötü kadın
esra

----------------
Now playing: Flunk - If We Kiss
via FoxyTunes

gy!be

post-rock dinlemeyi sadece dönemde aldığım tüm derslerden kalıp "üzülsem mi ki şimdi" durağanlığındayken uyumadığım güneşsiz zamanelerde seviyorum.

ki bu da hayatımın yüzde 90'ı filan ediyor.

----------------
Now playing: A Silver mt. Zion - God Bless Our Dead Marines
via FoxyTunes

kokain bazlı lirikler #1

hold my head under water
take a breath for the father
learn to love lessons repeating
the chronicles are so misleading


evet evet, ben de tam olarak böyle düşünüyorum alice'ciğim.


----------------
Now playing: Crystal Castles - Baptism
via FoxyTunes

1.5 saat kıpırdamadan durabildiğim pozisyonlar #1

çok çabuk sıkılma huyum var aşırı derecede. aynı yerde 1 saatten fazla oturamıyorum- yer kahve, meyhane, s.kik bi çay bahçesi olsun değişmiyo bu. ya da bi iş üzerinde en fazla yarım saat odaklanabiliyorum. az önce bahsettiğim eşsiz ve beni marjinal öğelerle donatıp aranızdan rasyonel şekilde akıcılaştıran; bir adım öne çıkaran bu muhteşem yeti onumuzdan dokuzunda var onu da biliyorum.

fakat kütüphane sınırları içerisinde, tam anlamıyla -nefes almak, gözlerini tavana dikmek, kalem çıtlatmak dışında- hiç bir şey yapmama rekoru an itibariyle elimde. 8 gün boyunca pozisyonunu değiştirmeden dizi izleme yetisine sahip arkadaşımla beraber kırdığımız bu rekoru tüm bel ağrısı çeken ve o tavadan isteyen teyzelere adıyoruz. sevgiler.

(solda- 1.5 saat aynı pozisyonda kalem çıtlatan adam)
(sağda- 1.5 hafta sonra açık havaya çıkan, hem dizi izleyip hem oyun oynayabilen insan)
coefficient of performance= 0.



----------------
Now playing: Camel - Echoes
via FoxyTunes

hayatım yaklaşık olarak şöyle bişey



teşekkürler cenk.

----------------
Now playing: Mogwai - Moses? I Amn't
via FoxyTunes

13-01-11 tanerin elimden kayışı :/

taner tolga:
sen metale devam mı
calıyormusun metal ı
ıstanbullda
esra.:
metal çalmıyoruz biz ya
soft rock çalıyoruz
hafif yani
hafif metal
heavy değil anladın di mi
haha
taner tolga:
anladım soft uffffffffffffffffffffffff
yeap
haaaaaaaaaa cok ıyı bu yaaa
esra.:
bu bi şarkımız mesela
beğernirsin belki
taner tolga:
daha dolmadı
esra.:
çok yavaş yaaaa
denizi geçiyo tabi
haha
"deneme ver.06.mp3" dosyasının aktarımı tamamlandı. (ANNEKE V.G- SOMEWHERE YOLLANDI)
esra.:
dinledin miii
taner tolga:
evet
ıyımıs
esra.:
aa beğenmedin mi ya
:/
taner tolga:
evet guzel begendım
hos
esra.:
teşekkürler
ben londrada büyüdüm
aksan yönünden çok iyiyim
annem de şarkıcıydı
taner tolga:
aslen nerelısın
esra.:
zonguldak
taner tolga:
o ustekı resımde tatlı cıkmıssın
ıngılızler gıbı

merveeee konuşmaya katıldı.

esra.:
taner bu merve
merve bu taner
merveeee:
ayy
selams
taner tolga:
selam ekledım sımdı senı
merveeee:
gördümm
şidmi bu gerçekten acundaki taner mii
esra.:
evet ooooo
taner tolga:
hatta sorun vardı

(not: taner burada avatarında jenna jamesson tarzı bi karı bulunan utkuyla konuşmaya başlar, beni siklemez. kıskandım lan asdklfj)

----------------
Now playing: Franz Ferdinand - Take me Out
via FoxyTunes

2 yılın emeği

utku:
"Sevgili Utku E.

Tebrikler... Jinemed'den %15 indirim fırsatı yakaladınız! Kadın hastalıkları ve tedavisinde önemli bir marka olan Jinemed'den kazanmış olduğunuz hakkınızı kullanabilmek için 0212 260 40 40- 10 veya 0533 779 68 73 numaralı hatlardan Hakan K. ile görüşebilirsiniz. Hakkınız, tüm branş ve tedaviler için geçerlidir.

abi kim yemeksepetinde hediyeler kısmında Kadın hastalıkları ve tedavisinde önemli bir marka olan Jinemed'i seçti

hangi hastalıklı beyin yapar bunu amk"

ve o gün inancın daimi zaferi bir kez daha kanıtlandı...

----------------
Now playing: Mogwai - Travel Is Dangerous
via FoxyTunes

10-01-11 taner t. nın infazı

taner tolga:

sercan ne ısmı

erkek mı kız mı

sercan:

eski erkek arkadaşımın msni bu

tüm arkadaşlarım bunda olduğu için

liseden beri durur böyle

taner tolga:

nasıl sen kızmısın

yoksa erkek mı

adın ne senın

sercan:

kızım taner

esra

taner tolga:

anladım

muzıkle mı ugrasın pekı

sercan:

evet post rock yapıyoruz

arada post rocka r&b de katıyoruz ama

sizinki gibi deneysel oluyor

taner tolga:

anladım

nerdensın sen

sercan:

istanbuldayım

taner tolga:

anladım

sercan:

ya biz arkadaşlarla seni çok yakışıklı buluyoruz

vücut falan çalışman çok güzel

kendine baktığın her kasından belli

taner tolga:

eskıden cok daha ıyıdım

sercan:

bence bundan iyi olamazsın ya :)

sen kıbrısta okuyosun di mi

taner tolga:

evet

ya sen

bıtırdın mı

sercan:

hayır 2. sınıfım

yeditepede okuyorum

sen okuyo musun hala?

taner tolga:

anladım yedıtepede yelda adında bırını tanıyormusun

sercan:

burada bir sürü yelda var :)

bölümünü söylersen belki ortak arkadaşım vardır

taner tolga:

bılmem

bolumunu

neyse

sen napan baska

face ımde kayıtlımısın sen

sercan:

değilim yaa

taner tolga:

nıcın

sercan:

benimki kapalı şu an

taner tolga:

anladım

sercan:

eski sevgilim sercan mesaj atıp duruyodu

sinirlendim

bi adam bulup gününü göstermem lazım ona

pis herif

taner tolga:

sen bılın

sercan:

sen geliyo musun türkiyeye ya

o katıldığın program

kıbrıstaydı di mi

taner tolga:

evet

geleme su anda ıstanbula uzak

esra.: (ESRAYA DÖNÜŞE DİKKAT)

ya ailem bi kere kıbrısa gitmişti benim

beni götürmemişleri

ep ağladım :/

şu tatilde gelebilirim aslında

taner tolga:

gel

esra.:

çok istiyorum oraları görmeyi

taner tolga:

kac yasındasın sen

esra.:

21

taner tolga:

ıyı

ne muzıklen

ugrasın

esra.:

ya işte post-rock yapıyoruz ama öyle geleneksel rifflerden uzağız biraz

orb kullanmayı buff silmeyi çok seviyoruz

r&b tarzına da kaydık sayılır

taner tolga:

anladım kafa sallama gıbı yanı

esra.:

ya başlarda o gençliğin verdiği heycanla yapıyoduk öyle şeyler

ama şimdilerde durulduk

roshan gibi medusa gibi müziklere kaydık

taner tolga:

baska resmın var mı yollasana bana

esra.:

yolliyiiiiim

sen de yolla ama

taner tolga:

sen yolla goreyım bır

esra.:

bu post rock partisinden sonra

taner tolga:

bır resım geldı

esra.:

alkol sorunum var biraz

taner tolga:

baya hemdeeeeeeeeeee

offffffffff

alem almıs goturmus senı

...


not: resimlerde alice glass kullanıldı. (herifin beynini sen düşün artık)


zaptedeceğiz taneri, tanerin zaptı yakın


----------------
Now playing: Mogwai - Hunted by a freak
via FoxyTunes


saygı sevgi köşesi: pirate bay


belki günümüzde en çok kullanılan diyemeyiz ama kesinlikle en çok sevilen torrent arama sitesi pirate bay. kurucuları senin benim gibi 20'li yaşlarda, bu işten o kadar da çıkarı olmayan (reklam gelirleri neredeyse 0) şirin isveçli adamlar. peki neden seviyoruz?

  • bi ara gelen tehtitler davalar vs. sıkınca kendilerine ülke almaya (sealand) kalktılar.
  • microsoft developerının sayfalarca hukuki kanunlu yasallı yazısına re:mail "go fuck yourself" cevabını verdiler
  • kendilerine şimdiye kadar gönderilen (gönderen şirketler arasında Microsoft, DreamWorks, EA, SEGA, Warner Bros bir dünya sanatçı var) "kaldırın kardeşim bizim torrentleri" maillerine karşılık adamı t.şşak oğlanı yapıcak cevaplar attılar- ki espri yeteneklerini takdir etmemek elde değil. örn bkz: BlackwellBriggs
  • "the pirate bay does not itself host audio and video files, but provides links to torrents hosted elsewhere on the internet."
"google does not itself host audio and video files, but provides links to torrents hosted elsewhere on the internet."

savunmasıyla dava kazandı adamlar. evet, epic winning lol!!11!
  • kurucu 4 arkadaş 1er sene hapis + 3 milton euro gibi bir tazminata çarptırılınca kuruculardan peter "o kadar para ödeyemem, o kadar para ödemem de zaten. o kadar param olsaydı bile yakar küllerini bile vermezdim bunlara" açıklaması yaptı.
  • tazminat için yardım etmek isteyen destekçilere "bizim için bağış toplamanıza gerek yok, çünkü bir kuruş bile ödemeyeceğiz. destek olmak istiyorsanız her zamankinden biraz daha fazla upload yapın" açıklaması yaptılar.
  • piratpartiet diye parti kurup parlementoya girdiler evet.

teşekkürler pirate bay!

ekşisözlük alıntıları kullanılmıştır.

97p904

"i'm a man of logic; i'm a man of planning. i consider every detail; i factor in every possibility. then i flip a coin."

----------------
Now playing: If These Trees Could Talk - 41° 4' 23'' N, -81° 31' 4'' W
via FoxyTunes

love oh love



yüksek sadakat derken?

iyi hoş da alman aksanıyla ingilizce şarkı söylemenin sempatikliğinin ve gücünün farkına varmış bir almanya karşısında yüksek sadakat?..

her sene bi önceki senenin kazananı tadında gruplar şarkıcılar yoğunlaşıyor, biz bi tane lena meyer'den kendimize hala gelememişken bu sene 2-3 tane sokarlarsa o yarışmaya, yüksek sadakat?..

benim önerim eline ingilizce bir şarkı tutuşturup hamit altıntop'u göndermemiz.

şaka lan şaka, nuri şahin daha bi parlak, nuri şahin'le kesin kazanırız.

amaan zaten herkes komşusuna oy veriyo...

öyle oldu böyle oldu

malum twitter filan takılmadığımızdan küçük haberler servisi açmaya karar verdim. ülkemizde yaşanan tüm gereksiz olayları burada paylaşıyor, üstelik zaytung gibi kolpa ve ciddiyetten uzak mizah değil- aslına bakarsanız mizah bile yapmıyoruz. ya da vazgeçtim ne gerek var. sadece şunu paylaşmak istiyoduk:

2. turkishmusic.org muharebesi

not: yorumların en alttan okunmaya başlanmasına..



----------------
Now playing: Empire of the Sun - We Are the People
via FoxyTunes

daha yılın başındasın değişirsin diyorlar

part 1 : schrödinger's cat

gidip de ne umutlarla tamı tamına 8 lira bayıldığım çeyrek milli piyango biletim kenarda durmakta. kontrol etmedim, etmeyi de düşünmüyorum. şu anda çok zenginim yani hem de fakirim aynı anda. kontrol edip bunu bozmaya gerek yok.


part 2 : bana bardak verme, bardak yıkamayı öğret

6 tane falan bardak + kupam var toplamda. ama yetmiyor azizim yetmiyor. kirleniyorlar mütemadiyen. her çay - kahve alışımda "43 tane alınca kupa da hediyesi yuppi" kampanyasına denk gelmeyebilirim. gelecek karanlık...


part 3 : security breach

blogun yönetici ayrıcalıklarına sahip mail adresimi hotmailin sildiğini farkettim. gittim yeniden aldım aynı maili. binlerce takipçimizden biri davranıp benden önce alsa o adresi blog elden giderdi maazallah. neyse ki blogu takip eden 2-3 kişi falanız (2si benle sercan, 3.sü opsiyonel) da böyle güvenlik sıkıntılarımız yok.


part 4 : are we an item? girl quit playin'


2010 yılındaki son icraatım ne miydi? karaokeparty.com'a girdim aylar sonra. battle diye bişey varmış böyle toplanıyosun bi şarkıyı söylüyosun en güzel söyleyen en yüksek puanı alıyo başı göğe eriyo falan. sesim aslen baya kötü. ama tabi olay dijital olduğundan sesimi inceltip söylediğimde iyi puanlar aldığımı farkettim. ve ne mi yaptım?..



part 5 : ne güzel komşumuzdun sen adreseyemek

geri dön geri dön. ne olur geri dön.


part 6 : öyle bi tuş yok?!?

bir zamanlar burger king vardı, yakın zamanda kampüse de açılacak halbuki, ama adamı deli ettiler. 1 saatin altında gelen sipariş yok, doğru düzgün müşteriyi insan yerine koyan hizmet de yok. ama adım başı burger king var. kızılay'da durduğunuz noktadan 4 tane farklı burger king görebildiğiniz 2 farklı yer var. ama ben artık sadece tokken düşük puan vermek için söylüyorum burgerdan. adamlar binbir numara da yapıyorlar yemeksepetindeki puanları düşmesin diye ve bütün o "rezalet" "böyle şey görmedim" yorumlarına rağmen puanları 7nin altına da düşmüyor. company'yle kapışan scofield gibi hissettiriyorlar adama. aradılar ya "hız hanesine yüksek puan verin ki hizmetimizi daha da iyiye götürebilelim" diye.. hassiktir diyoruz.. hassiktir. "domatessiz acılı triple whopper cheese" dediğimde kasiyerin 2 dakika önündeki ekrana bakıp aranıp sonunda "e öyle bi tuş yok burda" diyip içeri dönerek "o gelen sipariş doğru tuş yoktu yazıp yolladım" diye seslendiği yerdin sen burger. kendi hamburgerimi yarattığım bi fast food zinciriydin. artık sen de herkes gibisin. yaşasın tombiş!


part 7 : feeling like p diddy


karaokeparty demişken, kesha - tik tok, jamelia - superstar, lady gaga - telephone, cranberries - zombie şarkılarında battle birinciliklerim var. insanoğlunun salak saçma işler yapmada sınırı yok evet. aramadığım yer kalmıyor seni sabahtan yatana kadar. hail ladybibi


part 8 : "sandalyeden düştüm" veya "sesli güldüm, şuku". işte bütün mesele bu

ekşide de incide de yazarlığım var ama entry sayım 10 falandır heralde. "zamanın ötesi"ne gitmekten korkan bir güruh ile trolllükle ün yapmaya kasan başka bir güruhun arasında milyonların okuduğu binlerce entryden biri olacağıma burada sercanın okuduğu tek adam olurum. gerçi sercanın bloga girip girip kendi yazdıklarını tekrar tekrar okuduğundan da şüphelenmiyor değilim.


part 9 : sercan commented on your status


artizliğine face'ini kapatıp sonra dayanamayıp statusüme yorum yazmak için açan sercan'a sesleniyor şair bu paragrafta.
yorumunu yazıp face'ini tekrar kapadığından dolayı o yorum da silindi kanka kimse görmedi ne yazdığını.
cıvık müdürüm afedersin..


part 10 : biebergasm

çok fazla insan var şu dünyada.



part 11 : edward norton


en son modern family s01e08 de gördüm kendisini. modern family gayet güzel gayet sağlam gayet eğlenceli. diziler tatile girince ben de glee izlemiş sayıldım. pişman değilim glee de güzel. ama bi the office yada bi it's always sunny tadı vermiyo tabii. bir de 2.seriyi (4.sezonu) yeni bitirmiş biri olarak skins'e değinmeden geçmeyeceğim. çok güzel dizisin tamam, çok güzel partiler yapıyolar sonra hop diye ölüyolar, öldürüyolar, çok da güzel aşık oluyolar (cidden aşkı güzel tasvir ediyosunuz saygılıyım), peki. ama beni bütün lise hayatında okula uğramayıp ot çeken, meth satan adamların kalem oynatmadan harvard'a girdiği bi dünyaya inandırmak zor azcık.


part 12 : çıkmaz demedim şansımı denedim



şaka lan şaka...