Disiplinler Arası Yaşamlar

Sakin sessiz bir diff sınavı sabahı.. bikaç bölüm battlestar galactica izledikten sonra kulaklığımı çıkartıyorum ulan cyonlarda fena değil aslında be düşünceleri var kafamda reel hayata dönek zor henüz viper ıma atlayıp so say we all nidalarıyla cenk etmek gelior içimden.. Beni gerçek dünyaya döndüren ise yanımdan gelen :"Bu sefer sıçtım abi!" klişesi oluyor. Şaşkınım zira sözün sahibi Erenus, bu sene başında makina bölümünü ve yaşam tarzını ebediyen terkederek mimarlığa geçiş yapmış bilmem kaç küsür senelik tanıdık. Bölüm değişikliğinden odaca beklentimiz fazla aslında.. artık odada "bu sefer sıçtım abi!" tarzı geyikler beklemiyoruz çünkü. Birden karşıma çıkıveriyor halbuki klişe, şaşkınlığım bundan... Konu hakkında düşünmeye ise o zaman başlıyorum: Ne fark var makina öğrencisi erenus ile mimarlık öğrencisi erenus arasında? Elimdeki denek iki durumdada aynı insan, farklar-eğer varsa- tamemen bölüm kaynaklı olmalı.. Deneğin geçen seneki hayatından farklı olan noktaları kavramaya çalışıyorum..
Hayatının baharında bir erkek olarak akla ilk gelen durum mimarlıktaki efsanevi kız yoğunluğu oluyor elbette, sarsıcı bir değişim, makinanın erkek egemen ortamından artık sağda solda göze çarpabilicek karşı cinslerin bulunduğu mimarlık fakültesine geçiş.. sadece dersler değil bahsettiğim elbette, sınıf arkadaşı ayağında dışarı çıkmalar, sağda solda ortamlarda kızlara rastgelmeler daha önce böyle durumları bilmemiş bunlarla karşılaşmamış denek üstünde büyük etkiler yaratmış olmalı..
İkinci olarak mühendislik eğitiminin başındaki deneğin yavaş yavaş hayatı saılarla ifade etmeyi, pazartesinin türevini, çorba kasesinin integralini bulmayı fln öğrenirken birden bire bunlardan vazgeçip-her mühendislik öğrencisinin yapmak istediği gibi- hepsini siktiretmiş olması gerektiği çekti dikkatimi. Artık analitik düşüncenin ve kareli gömleğin yerini el becerisi ve renkli fülarlar almış olmalıydı. Dünya farklı olmalıydı denek için, herbiri ODTÜ üzerindeki en az ışık alan binalar olan 8 binayı bünyesinde barındıran makine mühendisliğiniden ferah, temiz ve nispeten daha aklı başında insanların bulunduğu mimarlık fakültesi binasına geçmişti artık.. Dertler bitmişti(?)..
Biz 1 seneyi mühendislik öğrencisi olarak atlatmış ve 2. seneye kadar gelebilmiş olanlar için ise, matematik aynı matematikti.. fizik ise olduğu yerde durmakta.. Ve artık yurt odasında tek başımıza geçen saatlerin fazlalaşmaya başladığını farkeder olmuştuk..Derse harcanan vakit minimum değerlerinde tutulmaya çabalandığı halde dünyanın fakülte dışında kısmı rüyalarda görülür olmaya başlamıştı tam anlamıyla.. En acısı ise sınav döneminden gelen bunalımla kendimizi blog ortamlarında oda arkadaşlarımız hakkında atıp tutarken bulmamızdı, konuşacak kimse yoktu çünkü..
Hayattan beklentimizin kalmadığı, heyecanı bölüm değiştirmeye cesaret eden arkadaşlarımızın yaşamlarında aradığımız bu dönemde, kendimize soruyoruz:
Neden Mühendislik ulan?
Yinede eklemenden edemiyor bünye.. O diploma alıncak olum!

3 kendini bilmez laf yetiştirmiş:

  Sercan

8 Kasım 2009 15:47

neden mühendislik?

"onlar ki hadım edilip çorba kasesinin integralini almayı öğrenecek ve beton grisinden, çelik siyahından daha parlak şeyler göremeyeceklerdir. ilahi ahlakta, hep kaybeden bir gün biçecektir. en azından sizi iyi kandırıyorumdur"

Passiflora Suresi, Ayet 20.1 + c

  Sercan

8 Kasım 2009 15:47

makina fakültesi tektir, Introductions to Material Science for Engineers 201 onun kulu ve elçisidir.

  Berkay

8 Kasım 2009 17:11

bkz.odtüde sıkılmış gençlerin asosyal patlaması