Aslında


Hep biri gelsin röportaj yapsın benle istedim. Nefret ederim halbuki röportajlardan. Çok samimiyetsiz, gereksiz, subjektif şeyler.. "+En sevdiğin cümle ne?" "-Biriksin dertler s.kime kadar" falan.

Hümanistte sayılırım ben ona bakarsan. Ama o kadar içli dışlı olmayı sevmiyorum insanlarla. Bi konuşma 2 dakika sürsün, istediğimi alıyım, git. Otobüs şoförleri mesela; "-Hödö'ye gidiyo mu dayı? +Gider goç". Bit. Belki bi şeyi çok istiyor olabilirim arada, ama herkes de onu çok isterse nefret ediyorum hemen. İlkokulda herkes aynı kıza aşık olur, toplaşıp "oley, biz aynı kıza aşığız" diye sevinirler. İ.nenin biri köşeye çekilir. O kız sonra çok güzel olur, mutluluğundan geberir, i.ne hala köşededir. Kolay kaybedenler aslında hep kaybedenler. Kolay kabul edersen, biri incinir. Kovalarsan, biri incinir. İ.ne de hala köşede üstelik. Eli ağzında, öksürük krizleri hıçkırıklarında.

Çok arkadaşım yok. Sevdiğim insan sayısı daha da az. Elitist de sayılmam. Yok yok asosyal hiç değilim. Tahammül kavramıma bayılıyorum. "Biri sana ne kadar benziyorsa o kadar çekilirdir". Kimse çekilir değildir anlıcağın. "Hayatta en önemli şeyin, kendindir." Bi de günlerce çıkarım yaptığım şeylere uyamamama bayılıyorum. Neden kendim üzülürken karşımdaki üzülmesin diye daha çok üzülürüm bilmem mesela. Hep yaparım bunu. Annem yemiyor ama, yiyomuş gibi yapar. Birinin en iyi yapabildiği şey gerekirse saçmalayıp diğerini iyi hissettirmekse kaçın ondan. Kaybedenin üstüne kazananı "Evet, bak sen kazandın, süpersin, s.ktin beni, ehe!" diye övmesi çünkü bu. Normal değil. Yaratıcı belki, ama sonsuza kadar yalnız bırakılası. Hayatın zaten bir s.kime benzemiyor, ne bir amacın var ne düşünebildiğin birden fazla şey. Her sabah kalktığında aynı hayaller, aynı puşt mimik.. Bunca yılın kartın sinek 2 olduğunu bilip kupa ası kovalamakla geçmesi falan işte.

Biri senden bişey sakladığında adın gibi bilmek; ihtiyacın yoksa bunu kendine saklamak, çıkarın varsa söyletmek, çekilmezse geçiştirmek. Fakat istisnasız her ikili ilişkide uzman olduğun üzere yine içindeki kırmızı bok çukuruna yollamak her şeyi. Sonra bi köşede günlerin boşa geçtiğini göre göre içini kurutmak. Sanrı. Döngü. Kaybettiklerinin yaşayamadıkların olduğu fasıl hani şu.

+Gelecekten beklentilerin neler mesela?

-Bir gün çoraplarımı yıkayacak gücü bulabilmek. Daha ne isteyebilirim ki! Bayramın gelmesini umut edip evde beni bekleyen, tutunma gücüm olan kadına "bak anne çoraplarımı yıkadım bu sefer!" diyebilmekten daha büyük mutlulukları çoktan yaşadım zaten ben..

+Peki, gelecekten beklentilerin neler?

-Daha fazla acımasını istemiyorum.

1 kendini bilmez laf yetiştirmiş:

  Berkay

7 Kasım 2009 20:48

çok uzun be olm okumaya üşendim ama 2 gün yokum die bu kdr dertlenme asdasfdadsf belki alakası vardır

bkz sıkılmak