The Game (1997)


"Ben bu oyunu bozarım.."
Tatar Ramazan


Yıl 97, bu zamanın sığ insanlarına sonu süpriz(!) bi film yapalım da hayran kalsın millet.. hazır prestige, lucky number slevin gibi filmler de çıkmamışken; jacob's ladder-usual suspects tarzı "the end" yazısında beraber "vay anasını" dedirten bişiler yapalım köşeyi dönelim.. Oldu canım. Beğenmedim lan işte!

Micheal Douglas'ın oyunculuğuna laf yok, David Fincher'ın yönetmenliğine -haşa- hiç laf yok ama sonuyla tatmin edememiş bir filmdir The Game. Aslında sonuyla şaşırtacak bir film olmasını anlamanız itibariyle de olsa, bir şeyler bekliyor insan izlerken. Hele ki Stay gibi sonunu asla tahmin edememiş insanlar -itiraf edelim şimdi- olarak çok daha üst düzey bir şeyler bekledik doğal olarak. 2 kere ters köşe yapmasını bekledik ama olmadı. Günümüzden 12 yıl önce yapılmış bir yapım olmasına bağladık biz de. Yine de izlenebilir bir filmdir kendisi. Zaman zaman çekilmez bir hale de gelse sırf 12 yıl önce senaristlerin ne kadar "yaratıcı" olduğunu anlamak için izlenir bu film.

İşte şurda şöyle yapıcağına şöyle yapsaydı da şöyle olsaydı ya, ne olurdu o zaman gibi mantıklı ama gereksiz bir yaklaşıma uzak durmaya çalışsam da senaryonun fantastik bir film olmamamasına rağmen çok fazla gerçek üstü olması canımı sıkan bir diğer detay.

David Fincher -ki Fight Club, Se7en gibi üst düzey yapımların yönetmeni olarak- ve Micheal Douglas hatrına daha fazla kırıcı söz söylemeden kapıyorum bu bahsi.

"S.kerim böyle oyunu.."

Puan: 6.7

0 kendini bilmez laf yetiştirmiş: